<p class="MsoNormal" style="text-align: center; "><b><br></b></p><p class="MsoNormal" style="text-align: center; "><b>BİR ÂLİM, BİR ALEMDİR</b></p><p class="MsoNormal" style="text-align: center; "><b><br></b><o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"> Şehirler ait oldukları medeniyetlerin sütunlarıdır. İslam medeniyeti açısından baktığımızda Mekke ve Medine'de atılan medeniyet tohumları Bağdat'tan Bursa'ya, Isfahan' dan İstanbul'a Kahire'den Kurtuba'ya Buhara'dan Kıbrıs'ımıza ve nice ülke ve şehirlerde mayalanmış ve dal budak salmıştır. İslam medeniyetini de ayakta tutan sağlam sütunları olduğunu görmekteyiz.</p><p class="MsoNormal"><br></p><p class="MsoNormal"> <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"> Şehirler nasıl ki medeniyetlerin sütunları ise bu şehirlerde yaşayan ilim ve irfan ehli âlimler de o şehrin sütunudurlar. Bunu da şuna benzetebiliriz "İslâm'ı, bir binanın temeline, peygamber varisi olan âlimlerimizi de o binanın ayakta durmasını sağlayan sütunlarına benzetebiliriz" İslam medeniyeti yalnız bir bilgi medeniyeti değil, aynı zamanda görgü medeniyetidir. Bilgi okuldan ve kitaptan alınabilir ama görgü; görerek, dinleyerek, taklit yoluyla tahkike varılarak elde edilebilir. Bir başka ifade ile bilgili insan mektepte yetişebilir ama görgülü ve kâmil bir insan ancak kâmil bir insanın gölgesinde yetişir. <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"><br></p><p class="MsoNormal"> Bir süredir İslam coğrafyasında yürütülen işgal, istila, imha, ve âlimleri itibarsızlaştırma faaliyetleri İslam medeniyetine açılmış olan çok boyutlu savaşın göstergesidir. Alimsiz şehirler tabiri caizse kontrolden çıkmış ve İslam'dan uzaklaşmış sosyolojiye dönüşürken şehirleri yakılmış, yıkılmış, veya âlimleri ve unvanların itibarsızlaştırılmış bir toplumu ayakta tutan sütunlarını da böyle kaybettikçe gücünü kaybetmeye başlar. Güç kaybettikçe İslam medeniyetinden uzaklaşmaya başlarız ve toplumda adalet, huzur, güven ve refah içinde yaşamak pek zor oluyor. <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"><br></p><p class="MsoNormal"> Bu sebeple İslam'ı ve İslam medeniyetini oluşturan başta Kur'an ve peygamberimiz Hz. Muhammed'e sonrasında sahabe-i kiram'a, Tabiın, Tebeüttabiın ve günümüze kadar yetişen âlimlerimize, ve onların eserlerine, kültürüne sahip çıkmak dini ve ahlaki görevimizdir. Bunlara sahip çıktığımız müddetçe toplumda huzur, barış, güven, refah, adalet yerini hâkim kılınacaktır. Selam ve dua ile...</p><p class="MsoNormal"><br></p>

